Ana içeriğe atla

Poetika 3 Olmak ve Yapmak mefhumlarının etimolojik ve fizyolojik yorumu- Sepin Sinanlıoğlu ve Mahir Ünsal Eriş

 

Üzerine düşünmek için bana çok fırsat sunan bir buluşmaydı. Dilin, etimolojiyle fizyoloji arasında nasıl bir bağı var, oraları fark ettirdi. Çok faydalıydı. Çok faydalı diyebiliyorum. Çünkü; eğitmenlerin yorumları bana konuyu kendimce irdelemek için çok kıymetli araçlar sundu.

Mahir Hoca:

Türkçe' de fiil ve eylem anlam olarak birbirini tam karşılamıyor. Olmak ve eylemek şeklinde olan fiillerin bazıları olmak, bazıları eylemektir. Olmak, var olmak değildir.  Türkçe’ de olmak var olmayı da karşılasa da tam örtüşmez. Olmak başka bir şey, var olmak başka bir şeydir. Hal ve harekatlarımızdaki değişikliği olmakla veremeyiz. Türkçemizde olmak fiili aslında izler verir. Yerleşik hayata sonradan geçtiğimiz için dilsel dinamiklerimiz Batı dilleriyle örtüşmüyor. Örneğin; İngilizce ’de İstanbul’da yaşıyorum şeklinde söylenen bir cümle Türkçe İstanbul’da oturuyorum şekliyle söyleniyor. Bu fili kullanmamız bizde yerleşik hayatı sevmenin varlığını gösteren bir durumdur.

İngilizce ’de  yapmak fiili; ifa etmek (do) ve oluşturmak (make) diye iki ayrı fiille anlatılır. Bizde yapmak fiilli bir tanedir. Yapmak fiili ile meydana getirmek, ifa etmek, oluşturmak, inşaa etmek, vücuda getirmek, sebebiyet vermek bütün bunları anlatırız.

İngilizce dilinde medeniyetle ilgili kelimeler Latinceden, ilkel konular Germenler’den gelmiştir. Türkçe’ de balık adlarının %90’ı Rumca’dan gelmiştir. İranlılarla, Yunanlılarla karşılaşınca kendimize Türk demişiz. Burada ötekiyle karşılaşınca çakan kıvılcım var. Kendilerine verdikleri isimle başkalarının verdiği isim arasında çekişme var. Bu coğrafyaya geldiğimizde varlık var mı diyen Yunanlılar ile karşılaştık. Onlar bu olma denilen mefhumu daha erken ihtiyaca dönüştürdüler. Yerleşik hayata erken geçme ve aşamaları sağlıklı atlatma söz konusu. Antropoloji bize bu bilgiyi verir.

Buradan Sepin ’in organik zeka protokolü üzerinden fizyolojik anlatımı devreye girdi. Yapmak ve olmak

Faz1: Kaos hali

Faz2: Dayanıklık hali

Faz3: Kendiliğinden olma hali

Faz 1’de insanın yaşadığı her şey ona fazla geliyor. Daha fazla ilişkiye giremiyoruz. Hareketsizlik hali. Burada sistem kendini regüle edemiyor. Kontrol hissi sıfır. Kaosta her şeyi negatif pekiştirişten yaşıyoruz. İyi hissetmeden önce kötü hissediyoruz.

Faz2: Kontrol fazı gibi. Fizyolojik sebebi; eksik yapıyorsun, yanlış, yetersiz yapıyorsun. Çoğu ekolde ya yeterince yapmıyorsun ya da yanlış yapıyorsun deniyor. Yaşadığımız çok şey biyolojik koşullanmalardan dolayı. Bu fazda teknik müdahaleler yapıyorsun. Burası dikkati kontrol ettiğin yer. Hayatın içinde var olabildiğin yer. Burada iyi hissetmek de var. Regülasyon başlıyor.

Faz3: Kontrolü bırakma hali. Burada tevekkül var. Sonucun ne olduğunu önemsemeden elinden geleni yapmak. Burada kendiliğinden regülasyon var. Olmanın bile olmadığı bir olma hali. Kendiliğinden hissettiğine güzel örnekler veren Eric Fromm the Art of Loving kitabına göz atabilirsiniz.

Bebek doğuyor ve regülasyonu öğreniyor. En yeni protokollerde birlikte regülasyonun önemi anlatılıyor. Birey yetiştirmek diyoruz. Her yerimizden bireysellik akıyor zaten. Her daim co-regülasyon devam ediyor. Oryantasyonla neşeyi, keyfi aldıkça düzenleme kendiliğinden otonom oluyor. Teknik müdahaleler seni Faz 3’e hazırlıyor. Bu özellikle DNA'mızda var. Kalp atıyorsa var olabilir. 1 kere görmen yeterli. Yaşam seni faz1’e itebilir. Bir şey yaşarsın, fazla gelir. Ama o bir durumdur. O durum için özellikler çoğalmıştır. Kalpteki 10 bin hücre birlikte atıyor. Biyolojik senkronizasyon varsa fizyolojik de var.

Mahir hocaya burda şu soruyu sordum. Yaptığımız şeylerle olmaya mı çalışıyoruz?

Sürekli don değiştiriyoruz. Esvaba bağlıyoruz. Hallere giriyoruz, kurslara gidiyoruz. Kesintisiz dönüşüm var. Tekâmül cereyan ediyor. Olmanın biçimlerini hayatımızın dinamiği belirliyor. Oluş, çevremizin etkisiyle biçimleniyor. Şöyle bir kitap var .Gordon Childe Kendini Yaratan İnsan isimli. Bence Kendini Yapan İnsan şeklinde çevrilebilirdi. Yaparak kendimize farklı olma biçimleri kazandırıyoruz.

Mahir hocanın kelimeleri hedefi delip öteki tarafa geçiyor. Nasıl ok atıyor adam. Ok yay üzerinden benzetmeyle anlatıyorum. Neden bu bana böyle geldi, tarif edemeyebilirim. Ama Sepin şöyle demişti. Sözcüklerle ilişkimiz çok kişisel. Kendimdeki tezahürü bu. Hakikaten bu ifadeyle bir başkasının sadece saygısı örtüşebilir. Ok-yay üzerinden bendeki eğitime dönecek olursam. Adam anlatmaya başlıyor. Ok yaydan çıkıyor bizim aklımızda.  Biz o okun gidiş hızına hizalanmışız. O çat oku tutuyor. Ben oku şöyle biçimiyle demeden attım, onu da ifade etmek isterim. O hareket halindeki ok kaldığı yerden aynı hızla gidiyor, yeni biçimli haliyle aynı ok başlangıç noktasından hareket ediyor.  Bir ok iki ok oluyor ve sen zihninle bu çokluğu keyifle takip ediyorsun.

Bilincimin doyduğu, parça parça kendime yaptığım yatırımların bir resimde bütünleştiği inanılmaz kıymetli bir buluşmaydı. Çok teşekkür ederim.

Poetika 2 ile kendinizin başka biçimleri için yerinizi bence şimdiden ayırın.

Instagram hesabı için aşağıdaki linkten bizi takip edenbilirsiniz. @farkindasinif

https://www.instagram.com/p/CWapGTVt_5P/?utm_source=ig_web_copy_link

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkçe Dersi Bestami Yazgan '' Biri Var ki '' şiiri

Değerli Veliler... Türkçe dersinde geçen haftadan bu yana anne konulu Bestami Yazgan'ın '' Biri Var ki'' adlı şiirini işliyoruz. Biraz yavaş gidiyorum.Çünkü şairimize kendi sesiyle şiirini okuyup bize yollamasını rica ettiğim bir mesaj attım.Ama şairden henüz yanıt alamadım. Değerli şairimizin bulduğum diğer şiirlerinden birkaç tanesini öğrencilerime dinlettim. Hep dinleme çok önemli derim.Malum iyi bir dinleyici olmak lazım. Sizden ricam Necip Fazıl'dan, Ataol Behramoğlu'ndan,Cemal Süreyya'dan, Can Yücel'den vb. şairlerimizden anne konulu şiirler bulup çocuğunuzun yanında annenizi arayıp okumanız ve bir tanesini çocuğunuza ezberletmenizi istiyorum. Ögrencilerim de yarın sınıfta okusun.   Ayrıca isteyen bir baba, istediği bir şairden anne konulu bir şiiri okuyup sesli mesaj kaydı olarak bana yollarsa yarın çocuğunuza sürpriz olsun diye sınıfta dinletmek isterim. Teşekkürler

İklim Değişikliği Sunumu

Değerli Veliler...  İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji bölümünden  Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu , iklim, insan ve doğa arasındaki ilişkilerin yönünü ve sonuçlarını anlatan seminerinin dosyasına ulaştım.  Yerkürede ısınmaya yol açan olaylarda insanın rolü ve bunu engellemeye yönelik tedbirler, sera gazı emisyonlarına neden olan faaliyetler ve bu faaliyetleri daha temiz yöntemlerle gerçekleştirmenin yolları hakkında bilgiler var.  Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu doğal afetlere dair ihtiyaç duyduğumuz bilgileri en temel yollarla bizlere anlatıyor.  Bilgi paylaştıkça çoğalır. Yararlı olması dileklerimle.  Daha bilinçli aileler, gelecek nesillerin daha bilinçli bireyler olması için yetiştirilmesinde biz öğretmenlere en büyük destekçidir.  Saygılarımla  Sunum Dosyası Dosyayı açabilmek için continue without app tıklayalım.

Geometrik Şekiller

Sevgili Veliler... Bugün Morpa Kampüs'te Geometrik Şekiller üzerine videolar izledik. Bu maketlerden yarın sınıfta yapacağız. Gereken malzemeler resimdedir. Yarın bu malzemeleri getirelim. 1 boş ilaç kutusu  1 boş kibrit kutusu 1 uzun pipet 4 düğme 1 kafa için kağıttan yapılmış top  2 plastik su şişesi kapağı.